Gülden Karaböcek
Gülden Karaböcek, 1970’lerden başlayıp birkaç on yılı kapsayan bir müzik yolculuğuyla tanınıyor; Ankara Radyosu’nda aldığı eğitimle sesini ve solfej bilgisini güçlendirdikten sonra çok genç yaşta 45’liklerle kayıt yaşamına girdi. İlk plağını Pathé için “Yazılanlar Gelir Başa / Garip Kaldım” adlı 45’likle kaydetti; bu erken dönemde Orhan Gencebay gibi dönemin önemli isimleriyle çalınan çalışmalar ona sahne ve stüdyo tecrübesi kazandırdı. 1970’lerde Anadolu pop-folk ve türkü repertuarından beslenen kayıtları, Karaböcek’in müzikal yelpazesini genişletti; Aşık Veysel, Aşık Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş gibi ozanların eserlerini yorumlayarak halk müziği geleneğini popüler düzenlemelerle birleştirdi. Bu dönemde “Derdimi Dökersem Derin Dereye”, “Mehmet Emmi”, “Gönül Dağı” gibi eserleri seslendirdi; bazen progressive rock ve funk ögeleri taşıyan aranjmanlarla geleneksel tınıları farklı dokulara taşımayı denedi. Zamanla fantezi ve arabesk türlerinde kendine özgü bir ifade yakaladı; “Sen Evlisin”, “Ben Olmalıydım”, “Gözüm Seni Görmese De”, “Ağlıyorsam Yaşıyorum” ve “Sürünüyorum” gibi parçalarla geniş kitlelerce tanındı. Bu eserler, hem duygusal anlatımı hem de dönemin aranjman anlayışıyla Karaböcek’in repertuarında öne çıktı. 1970’lerin aranjmanlarında Onno Tunç, Garo Mafyan, Norayr Demirci ve Esin Engin gibi isimlerle çalışması, şarkıların hem vokal hem enstrümantal altyapısında dikkat çeken bir kalite sağladı. Albüm ve derlemeler açısından kariyerinde çeşitli dönemlere ait kayıtlar yer alıyor; son yıllarda yayınlanan ve yeniden düzenlenen çalışmaları arasında Dilek Taşı / Benim Şarkılarım, 2022 remaster’ı yapılmış Orjinal 45'lik Kayıtlar ve 1971–1973 dönemine ait Orijinal Kayıtlar ve Remixler gibi yayınlar öne çıkıyor. Bu tür yeniden yayımlar, erken dönem kayıtlarının günümüz dinleyicisine ulaşmasını sağlarken Karaböcek’in farklı dönemlerdeki sese ve düzenleme anlayışına dair iyi bir panoroma sunuyor. Sahnede de aktif bir isim oldu; 1970’ler ve sonrasında turne ve konserlerde sıkça yer aldı, farklı dönem aranjmanlarını canlı performanslara taşıyarak dinleyiciyle doğrudan iletişim kurdu. Kariyeri boyunca arabesk, fantezi, Anadolu pop ve zaman zaman psychedelic/anatolian rock öğelerini harmanlayarak hem geleneksel hem de popüler akımlara gönderme yapan bir repertuar oluşturdu; bu da onun Türkiye sahne ve kayıt tarihindeki yerini belirginleştirdi.