Retrobüs, 2011 yılında İstanbul’da kurulan ve Türkiye müzik sahnesinde nostaljik bir boşluğu kendine özgü tarzıyla dolduran bir grup. Kurulduğu günden bu yana 70’ler, 80’ler ve 90’ların sevilen şarkılarını yeniden yorumlayan grup, bu dönemlere ait müzikal duyguyu bugünün dinleyicisiyle buluşturuyor. Repertuarlarında Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray, MFÖ gibi kült isimlerin parçalarına yer verirken; kostümlerinden sahne düzenine kadar döneme ait unsurları da canlı tutarak izleyiciye bir zaman yolculuğu yaşatıyorlar. Sadece müziği değil, dönemin ruhunu da sahneye taşıyan bu bütünlüklü yaklaşım, onları sıradan bir cover grubundan farklı kılıyor.
Retrobüs’ün kadrosu yıllar içinde şekillense de, sahnedeki enerjileri ve müzikal bağlılıkları hep güçlü kaldı. Grup, sahnede yalnızca şarkı söylemekle kalmıyor, seyircisiyle aktif bir diyalog kuruyor. Her konseri bir gösteriye dönüştüren yapı; müzikle beraber mizah, dans ve anlatıyı da içeriyor. Dinleyici sadece dinlemiyor, aynı zamanda bu gösterinin bir parçası hâline geliyor. Grup üyelerinin çok enstrümanlı ve çok sesli performansları da bu deneyimi besliyor.
Yıllar içinde yalnızca sahne performanslarıyla değil, kendi müzikal üretimleriyle de dikkat çektiler. “Bu Son Olsun”, “Platonik Vecihi”, “Yeter”, “Ankara Rüzgarı”, “Benim Gözüm Sende”, “Yeşilçam Yıldızı”, “Vosvos”, “Cesaretin Var Mı Aşka”, “Korkuyorum”, “Dinle”, “Hatun” ve “Oyun Bitti” gibi teklilerle geçmişe duydukları saygıyı kendi müzikal anlatılarına dönüştürdüler. Bu parçalar, yalnızca nostaljiye yaslanmak yerine, özgün üretimin de mümkün olduğunu gösterdi. Her şarkı, dönemsel etkilere sahip olmakla birlikte grubun imzasını taşıyan bir anlayışla şekillendi.
Retrobüs, Türkiye’nin dört bir yanında konserler vererek farklı kuşakları aynı sahnede buluşturmayı başardı. Özellikle yaz festivalleri, açık hava konserleri ve özel etkinliklerde dinleyiciyle kurdukları güçlü bağ, onların kalıcı bir sahne grubu hâline gelmesini sağladı. Seyirciyle sıcak ve samimi ilişki kurmaları, enerjik sahne dilleriyle birleşince, konserleri hem eğlenceli hem de kolektif bir deneyime dönüştü.
Grup, nostaljiyi sadece geçmişin tekrarından ibaret görmeyip, onu bugünün müzik anlayışıyla yeniden var eden bir anlatıya dönüştürdü. Gerek sahnede, gerekse stüdyoda verdikleri üretimler; duygusal, enerjik ve kolektif bir müzikal hafızayı canlı tutmaya devam ediyor.
