Volkan Öktem, 25 Haziran 1970’te İzmir’de doğdu ve müziğe olan ilgisi daha çocuk yaşlarda şekillendi. Yedi yaşında davulla tanıştı, 11 yaşındayken askerlerden oluşan bir orkestra ile sahneye çıkarak ilk performans deneyimini yaşadı. 1985 yılında Ankara’ya taşındı ve Alpay ile üç yıl boyunca sahne aldı. Bu süreç, pop ve rock müziğe olan yaklaşımını pekiştirdi.
1993 yılında İstanbul’a yerleşti ve bu dönemden itibaren caz müziğe yöneldi. Tuna Ötenel ve Janusz Szprot gibi isimlerle çalışarak caz sahnesinde önemli bir yer edindi. Sezen Aksu, Tarkan, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu, Athena ve Fahir Atakoğlu gibi sanatçılarla stüdyo ve sahne çalışmalarında yer aldı. Türkiye’de yüzlerce albüm kaydına katkıda bulundu ve sayısız festivalde performans sergiledi.
1996 yılında etnik caz grubu Habbecik’i kurdu. Grup, "An Meselesi" adlı albümüyle dikkat çekti. Ardından Trio Mrio ile çalışmalarına devam etti ve grup zamanla Quartet Muartet'e dönüştü. Bu oluşumla "9 Parça" ve "9 Parça Daha" albümlerini yayımladı.
1999’da Laço Tayfa grubunu kurarak geleneksel Anadolu müziği ile caz, funk ve reggae öğelerini birleştirdi. Grup, “Bergama Gaydası” ve “Hicaz Dolap” gibi albümlerle yurt içi ve yurt dışında birçok önemli festivalde sahneye çıktı. New York Central Park ve İstanbul Caz Festivali gibi prestijli sahnelerde konser verdi.
2000’li yıllarda Aşkın Arsunan Ethno-Karma Band, İstanbul Superband, Bendik Hofseth, John Scofield ve Dianne Reeves gibi uluslararası isimlerle çalışarak caz sahnesinde küresel ölçekte yer aldı. 2002 yılında Sertab Erener ile sahne performansları gerçekleştirdi. Aynı dönemde Yamaha All Stars Europe kadrosuna dahil olarak Avrupa turnelerinde yer aldı.
2023 yılında ilk solo albümü olan "#7"yi yayımladı. Albüm, onun ritmik imzasını ve sahne anlatımını yansıttığı kişisel bir yapıt oldu. Aynı yıl Babylon İstanbul’da özel bir konser verdi. Kendi grupları olan Sonic Boom ve Volkan Öktem Band ile hem Türkiye’de hem yurt dışında sahne almaya devam etti.
Volkan Öktem, Türkiye müzik sahnesinde farklı türleri harmanlayan, yaratıcı ve çok yönlü bir davulcu olarak iz bıraktı. Sadece bir enstrümancı değil, aynı zamanda ritim üzerinden hikâye anlatıcısı olarak sahnede yer aldı. Yüzlerce albümde yer alarak müzikal birikimini hem kayıt hem canlı performanslarda yansıttı.
